Yasak Günlerin Yasak Aşkı ve Elveda

Ortaya Karışık 25 Şubat 2012
Yasak Günlerin Yasak Aşkı ve Elveda

Merhaba,

Söze neresinden başlamalı tam kestiremedim açıkçası, o nedenle ortasından bir yerden gireceğim meseleye.

Uzun zamandır siteye yazı yazmıyorum, en son yazım Yasak Günlerin Yasak Aşkı Bölüm 1 den sonra devamını bile yazmadım. Ne yalan söyleyeyim, içimden gelmedi, gelmiyor.

Bunun altında sayısız neden var. KiÅŸisel nedenlerim halayın başını çekiyor. Sadece kiÅŸisel nedenler deÄŸil elbet, denklemin köklerinden biri de yazdıklarımın hak ettiÄŸi deÄŸeri almadığını hissetmek, yazılarımda vermek istediÄŸim mesajın adrese ulaÅŸmadığını görmek ve en acısı, farklı deÄŸerleri savunduÄŸum insanların desteklemediÄŸim davalarında onlarla aynı safta aynı yanlışın ortasında bulunmak…

Hakkınızdır, diyebilirsiniz ki: sen kim oluyorsun da, kendini ne sanıyorsun da…

HaÅŸa, ben hiçbir ÅŸeyim. Adım bile _Ordinaryman. yani “sıradan adam”. Ben de biliyorum nobel edebiyat ödüllü bir yazar ayarında yazmadığımı ama gelin görün ki Bir EÅŸcinselin İntihar Mektubu bir günde yazılmadı, Özümle, YüreÄŸimle ve Tüm BenliÄŸimle yazısının ardına yılların birikmiÅŸliÄŸi var, Etme Bulma Sanatıdır, Hayat baÅŸlıklı yazıyı yazmak için aylarca aynı insanları gözlemlemiÅŸliÄŸim var…

Yazdığım her yazıda, hep aynı mesajı yükledim satır aralarına ama üstü çıplak bir bear fotoÄŸrafı veya bizim kültürümüzle uzaktan yakından alakası olmayan bir internet dizisi daha manidar geldi çoÄŸunluÄŸa….

Yazılarım, eÅŸcinselliÄŸi marjinallik ile bir tutan hastalıklı bireylere deÄŸil, toplum tarafında sindirilmiÅŸ, gölgeler arasında yaÅŸayan, muhteÅŸem fedakarlığı yüzünden kendinden vaz geçip sevdikleri için baÅŸkası olan yüzleri maskeli, yüzleri yarın kokan yürekli insanlaraydı…  Yazdıklarımı Ahmet Yıldız’lara  adıyorum. Çok iyi bilinmelidir ki binlerce Ahmet Yıldız var aramızda… Ben yazdıklarımı bu insanlara adıyorum… Tek YÖN müdavimlerine deÄŸil, üzerinde İstanbul BEARS tişörtlerini gururla taşıyanlara deÄŸil; ezilenlere, onurlu ve fedakar insanlara adıyorum… Yarası olan gocunmasın, yarası varsa otursun düşünsün…

Bu ve benzer nedenlerden ötürü, farklı değerleri savunduğum insanların yanlış mücadelesinde(!) ki bu mücadele kibir ve bencilliğin kimyasal reaksiyona girmiş bir hali gibi, onlarla aynı safta olmak beni incitiyor.

Beni affedin. Kelimelerim anlaşılmadığım bir yerde üşüyor, mürekkebim bitmiştir. Kendi halimde, adım gibi sıradan bir insan olmaya devam etmek tek amacımdır. Fikirlerimi, satır aralarında değil gerekli olduğunda davamızın ortasında dile getirmek tek amacımdır.

Beni affedin.

Yazı dizisi ile ilgili olarak. Üzerinde çok uÄŸraÅŸtım. Çok araÅŸtırma yaptım, tarihlere mekanlara kadar… Ne yazık ki yazının devamını paylaÅŸmıyorum, bilgisayar ortamına aktarmadım, aktarmadan da yok edeceÄŸim…

Ama merak eden arkadaşlar için yazının devamında ne olacağına biraz değinmek istiyorum.

Lütfen okumamış arkadaşlar birinci bölümü okusunlar.

BildiÄŸiniz üzere iki farklı siyasal görüşten iki gencin arasındaki aÅŸkı yazıyordum. Yıl 1979, siyasetin sokakta yapıldığı dönemler. Biri saÄŸcı biri solcu iki genç, bir kavga sırasında karşılaşırlar. Birinci bölümde anlatıcı konumdaki genç Hakan diÄŸeri ise Kerem’dir.

Hakan İstanbul Hukuk 4. sınıf öğrencisidir ve sağ görüşlüdür. Kerem ise İstanbul Tıp 5. sınıf öğrencisidir.

Yazı dizisinin birinci bölümünde de anlattığım gibi bir kavga sırasında karşılaşırlar ve kendi iç dünyalarında daha önce hiç hissetmedikleri bir duygunun esiri olurlar. Özellikle Hakan bu durumdan daha fazla etkilenen taraftır.

Hakan uzunca bir süre Kerem’i bulmaya çalışır. Bir kaç defa onu görür. İş platonik ama ateÅŸli bir aÅŸka dönüşmüştür artık zira her ikisi de davalarından uzaklaÅŸma ile kendi iç dünyaları arasında gelgitler yaÅŸamaya baÅŸlamışlardır. (ben burada özet geçiyorum ama yaÅŸadıkları tramvaları ayrıntılı olarak kaleme aldığımı bilmenizi isterim) Lakin uÄŸruna mücadele verdikleri davaları kendi arzularından daha ağır basar ve bunlar uzunca bir süre karşılaÅŸmazlar.

Sonra bir gün 1980 darbesi gerçekleşir. Kitapların sobada yandığı bu dönemde her ikisi de tutuklanmıştır. Gözleri bağlı bir yerler arasında mekik dokumuşlardır. Sonra kader bunları tekrar bir araya getirir.

Hakan Kerem’in bulunduÄŸu karakola getirilir. Tek kiÅŸilik hücrelerde geceyi sabah etmeye baÅŸlarlar. Günlük iÅŸkenceler nefes almak gibi sıradanlaşır. Bir gün Hakan iÅŸkenceden bitkin düşer ve onu Kerem’in hücresine tıkarlar. Kerem her tarafı yara bere içinde olan, kendinde olmayan baygın Hakan’ı hayatta tutmak için elinden gelen her ÅŸeyi yapar. Tek kiÅŸinin bile sığmakta zorlandığı bu hücrede bütün tıp bilgilerini aşık olduÄŸu adamı hayatta tutmak için kullanır. Ve baÅŸarır.

Günler sonra Hakan kendine gelir. Sırtı Kerem’in göğsüne yaslıdır. Vücutları kan revan, iki farklı davanın adamı, iki insan tek vucut ve aynı saçmalığa akıyor bunca kan…

Bir aydan biraz kısa bir süre boyunca aynı hücreyi paylaşırlar. Aklınıza seviÅŸmek gelmesin, göz göze bakmak bile orgazmdır ikisine. Zaten vücut periÅŸan ve belkide yitirilmiÅŸ erkeklik, filistin askısı sırasında verilen elektriÄŸin voltajından…

Özet geçeyim.

Sonra bu ikisi farklı hapishaneler gönderilirler. Birisi 5 yıl diğeri 7 yıl sonra çıkar hapishaneden. Birbirlerini kaybetmişlerdir, uzunca bir süre birbirlerini göremezler.

İlk karşılaÅŸmalarından 19 yıl sonra Kerem’in annesi vefat eder. Kerem düzenli olarak annesinin kabrini ziyaret eder ve bir gün mezarlıktan çıkarken bir mezar taşı dikkatini çeker. Mezar taşında yazan isim soyisim Hakan’ın babasının adıdır. Ve ölüm tarihi de sadece 1 yıl öncesidir.

Kerem Hakan’ın izini bulduÄŸu için sevinmiÅŸtir. Artık haftada bir deÄŸil, her gün mezarlığı ziyaret etmeye baÅŸlamıştır…

Not: Özet olduÄŸu için aradaki metaforları ne yazık ki açıklayamadım. Merak etmeyin mantık ve kurgu hatası yok. Belki de bu bir kurgu deÄŸil, gerçek bir olaydır… Kim bilir?

Yazının devamını da siz getirin. Ben kendime göre son yazdım, herkes kendine göre sonlandırsın… Lakin Kerem ile Hakan’ın hücrede geçirdiÄŸi günleri, paylaÅŸtıkları acıları, yaÅŸadıkları ÅŸeylere dikkate almayı unutmayın. Gözünüzü kapatın ve bir hücre düşünün, diÄŸer hücrelerden gelen ağıt seslerini, inlemeleri ve iÅŸkencecileri düşünün…

Sevgi ve saygılarımla.

Son yazım olduğum için son derece üzgünüm.

Abiniz, kardeÅŸiniz, arkadaşınız…

_Ordinaryman.

(hatamız kusurumuz olmuşsa af ola, mürekkebin son kelimesidir elveda)

 
Etiketler: , , ,
 

Beğendiyseniz daha fazlası var

3 Yorum Yapılmış

  1. hakan [25 Åžubat 2012 - 08:45]

    sevgili arkadaşım
    yazdıklarını okumaktan büyük keyif alıyordum ancak bu “ELVEDA” biraz erken oldu. kararına saygı duyuyorum. hani derler ya doÄŸru söyleyeni 9 köyden kovarlar diye.. doÄŸru demiÅŸ her kim dediyse . sana tek söyleyeceÄŸim ” hayat devam ediyor ve her ne olursa olsun kendini farklı bir noktada görüyorsan sen çok yol almışsındır. mutlu ol mutlu kal “

  2. penguinsandcoyotes [07 Mart 2012 - 23:52]

    merhabalar
    yazinin devamini ben kendi kendime getirdim ama yeni yazilar okuyamayacak olmak gercekten kotu, baska zamana baska mekanda gorusmek, okumak, dinlemek uzere, sevgiler

  3. Vitalinin erkekleri [23 Ocak 2013 - 20:47]

    Ordinaryman,

    Sana direkt isminle hitab ediyorum çünkü yazdıkların seni sanki uzun zamandır tanıyormuşçasına yakın hissettirdi bana. Bu siteyi henüz yeni farkediyorum.
    ”…biri de yazdıklarımın hak ettiÄŸi deÄŸeri almadığını hissetmek, yazılarımda vermek istediÄŸim mesajın adrese ulaÅŸmadığını görmek ve en acısı, farklı deÄŸerleri savunduÄŸum insanların desteklemediÄŸim davalarında onlarla aynı safta aynı yanlışın ortasında bulunmak…” demiÅŸsin yukarıda. Haklısın aslında, verdiÄŸin emeÄŸin, gösterdiÄŸin özverinin karşılığını alamamak; mücadelede birbaşına kalmak gibi. Yapmacık sözler kullanıp ”kal, yazılarına devam et” demeyeceÄŸim tabii, ki zaten sende ‘sanane, sen de kimsin ?’ diyeceksin belki. Ama eminim ki yazıların gerçekten okunmaya deÄŸer ve yerinde olsam en az bir kiÅŸi bile okuyorsa, kendi yaÅŸamından kesitler bulabiliyorsa yazılarıma devam ederdim..
    Hadsiz bir söz ettiysem, affet. Saygılar, hoşçakal..

Söyleyecekleriniz mi var? Buyrun...

 
İçimdeki Ayı - Yazarlık Başvurusu

İçindeki Ayıya Kulak Verenler

  • Kerim : Selam Ben AzÉ™rbaycandan ariyorum Bana yardim edin...
  • Olguncu : Güzel bir yer aÅŸkımı orda buldum...
  • Jeyan : Ben orası paÅŸamken takılırdım oraya durakkende gittiÄŸim çok olmuÅŸtu...
  • Mehmet : Herkese bol arkadasliklar...
  • Harun : Bayramın ikinci günü daha önceleri önünde yürüyüp bir türlü içe...